Bugün Çakraz köyünde kurduğum kampı bulunduğu yerde bırakarak çevre köyleri ve koyları dolaşmaya koyuldum.. Buralarda pek çok köy ve koy var :) Yolları olmayan öyle plajlardan bahsediyorlar ki, ancak deniz yoluyla gidilmesi mümkün..
Kaybolmayı göze alabilenler için 80 milyon yıl öncesine ışınlanmak mümkün. Tesadüfen takip ettiğiniz bir yol sizi eşsiz bir sahile getirebilir. Örn, Kalaycılar köyü ve Göçkündemirciler Plajı. Burası da Amasra kadar eski ve benzer tarihi yapılarla bezeli bir belde..
Buraları gezerken elim sürekli kamerada... Oysa bazı anlar var ki kayda alması pek güç...,
Misal, kamp alanın da yaşananlar...
Fakat evvelnden bahsetmeli ilkin : bir gün öncesinden.. 5 araba birlikte gelinen kampçı kardeşliğin etrafımı çevirmesiyle başlayan. Çocuklarının araçlardan iner inmez etrafıma doluşup, dibimde ki ağaca hamak kurmalarıyla devam eden..Tam ben sakinliğin içinde huzurlu bir hal ile, video edit işleriyle uğraşırken, keşmekeşe dönen bir tantananın içinde o videoyu bitirme gayretim,..
Bugünse orta yere kurdukları masa ve sandalyelerle, kalabalık bir akşam yemeği hazırlığı içindelerken karşılaştık. Haliyle kendi kamp alanıma ulaşmak nerdeyse imkansız bir hal almıştı. Arabayı biraz uzağa parkettikten sonra kampçı kalabalığın ortasından (özürsüz) yürüyerek çadırıma gelebildim. O esnada gündüz tanıştığımız aile babaları mangalla uğraşıyordu. Nazik yemek davetleri bir yana, ben hala kamp alanıma geçişi kapattıklarının umursamazlıklarından muzdaribim.. Yine de teşekkür edip, tekliflerini geri çevirdim.. Planım da öyle pek matah sayılmaz ya.. Duş alıp, merkeze, büfeye inip, makarna yapacağım..
Nitekim dediğim gibi de oldu, alışverişten döndüm ve aracımı yine kendi alanımdan daha uzak bir yere parketmek zorunda kaldım. Tam o esnada, kampın evcil dostları olarak bildiğim iki arkadaş hav hav ve bir başkası daha bu kalabalık kampçı dostların dibine kadar hızlıca geldiler. İki beyaz köpek.. Bir tanesi ansızın diğerinin arkasına atlayıverdi. bi sn içinde. Herkes ne olduğunu anlamadan bütün manzara ortaya serilmişti. Kadınlar erkekler çocuklar, çığlık çığlığa. Eline su bidonu alıp atan vardı :)
Neyse efendim bu ilk gerginlik anından sonra da kimse masasını kaldırmadı, bende aracım da aracım diye tutturmadım. Öyle sakin paşa paşa koltuğuma kurulup sessizleşen geceyi kucakladım.. “in treatment” dizi serisinin kaldığım 17. Bölümünden devam ettim.
Derken bugün çektiğim videolara göz atıyordum ki, bu arsız kıvırcık köpek arkadaş, sallana sallana, sakin, dili dışarda, yanıma kadar geldi.. "Gel" dedim sana yemek vereyim...Makarnayı yaparken yanımda bir başka köpek daha vardı ..Bakın, o şimdi geldi aklıma. Tam makarnayı suya koymuştum. "Tamam" dedim, "o halde makarnayı fazla koyayım, ikimize de yetsin, çünkü ben en az 2 tabak yerim.."
Neyse efendim, görevini muzafferane yerine getirip kampçı dostları irkilten arkadaşımın yemeğini şükran duygusuyla sundum.
Yemeğini yiyen arkadaş bu kez alış veriş poşetlerinin arasına dalmak istedi ve kendisine engel olabilmek için biraz itişip kakıştık .. en sonunda pes eder gibi oldu ve beni bırakıp yeni komşulara sardı. Kampçı dostlarsa onu taş atarak uzaklaştırdılar.
Biraz sonra bu arkadaş yine geldi, hemen çadırımın ön tarafa uzandı ve uyuklamaya başladı. Derken bi sn içinde alevlenip yan tarafa doğru havlayarak hamle yaptı ve bir kediyi dişlerinin arasına almaya ramak kalmıştı..
Hasılı bu kez bu kıvırcık arkadaş poşetlere yine bir hamle yapar mı diye bekledim. Netekim arkamdan dolanıp poşetlerin yanından geçsede oralı olmadı. Anladığım kadarıyla bütün isteği benim de O’na güvenmemdi. Ve hemen akabinde yine ön tarafa gelip yattı..
Video işlerini toparlamaya çalışırken, saatler geçmiş olmalı, bu esnada poşetlerin yanından bir hışırtı geliyor. Baktım kirpi. Burnuyla makarna poşetini zorluyor :) Bir kaç gün öncesinde yine uğramıştı. İlk gördüğümde nerdeyse aramızda bir metre vardı ve “git buradan” diye seslendiğimde sözümü ikiletmeden dönüp arkasını gitmişti. İç sızlatıcı :)
Şimdi aradan günler geçip bu sevimli aradaş makarna poşetini zorlayınca, O’na, bir gün sonrasına sakladığım patatesli poğacadan ufak bir parça verdim. Normalde kıvırcık köpek arkadaşa bunu ikram etmedim ama bu ondan birşey sakladığım anlamına gelmez. Bu daha öncesinden kalbi kırık bir kirpi arkadaştan özür dileme niyetimdi..
Öyle olunca köpek arkadaş bu hışırtaya daha fazla dayanamadı yanımıza geldi, bir iki havladı,.. Önüne geçip susmasını ve O’nun misafir olduğunu söyledim. Sonra da dönüp gidip yattı (pes). Kirpi arkadaşsa bu durumdan hiç korkmuşa benzemiyordu. Resmen Köpeğin önünden korkusuzca geçip gitti. Ne yürek..
Bütün bu hengameyi duyan komşu köpekler kamp alanın içerisine kadar geldiler.. Derken bizim ki de ayaklandı ve bu yaşananları, kirpi ile olan muhabbeti ve bu saygın kardeşliği, bir kaç kısa havla kendi diliyle "sanki" anlattı.
Komşu köpeklerse diğer uzak komşu köpeklere bu muhabbetti - gecenin sessizliğini bölen hav hav' larıyla- anlatmaya gayret ediyorlardı ki, yardım etmeğe gereği duydum ve yaşadığımız hikayeyi baştan sonra hatırlayıp içimden anlatmayı denedim..
Sonra meksika dalgası gibi, bütün köpekler bu sohbete dahil oldu ve hep birlikte bu yaşadığımız serüveni dinledik.
Şimdi kıvırcık biraz daha ileride yatıyor, Kampçı arkadaşların 5 dev jeep'inin tam ortasında. Yol boydan boya açık. Arabamı çadırın yanına getirmek için hiç bir engel yok. Ama bu muzaffer kıvırcık, bence bu koca alana çok yakışıyor...
İşte gün sonu :)
Yazıyı şuan editleyemeyeceğim, yarın inş :)
İlk Edit tarihi : 13 Mart 2023 -
Comments