Hoca önde, Hanım’ı eşeğe binmiş giderlerken ahaliden biri seslenir...
" Hocam bu ne hal! Koskoca Hocasın. Eşeğe binmesi gereken Sen değil misin? "
" Tabii ya! "der Hoca ve hanımıyla yer değiştirip yola devam ederler.
Bir süre sonra ahaliden yine biri; Hoca'yı eşeğin sırtında , Hanım’ı da yaya görünce:
" Hocam! Ayıp senin bu ettiğin, şu sakalından kavuğundan utan! Hanım’ı yürütüp, eşeğe binmekte nedir! Yuh valla !"
Hoca düşünür, taşınır ve hanımıyla birlikte binmeye karar verir bu kez de eşeğe.
Biraz sonra başka biri; eşeğin üzerine aynı anda binen Hoca’yla Hanımını görür ve söylenir:
" El insaf Hocam! İki kişi birden binilir mi Eşeğe ? Yazık hayvana! "
"Doğru.." der Hoca...Hanımıyla birlikte eşekten inip, yaya olarak devam ederler yola.
Derken, yine biri çıkıverir karşılarına: "Hocam bindirsene Hanım'ı eşeğe. Boş Eşeği ne diye gezdirirsin !"
************
Hayat biraz böyle sanırım.. Herkesi dinlemek iyi hoş da işin sonunda kendimize güvenmek zorundayız…
************
-- SEN YOKSUN -- günce türünden bir blog sitesi yada hayatta en doğruyu bulmaya çalıştığımız; farklı bakış açıları, tutum ve hallerimizin kaydı. Derler ki; Özgürlük; bir başkasına saygılı olmakla mümkün. Günümüz içinse sanki eksik bir tanım -Sevgisiz...
Bu güncede hayatın içinden, can sıkıcı yada heyecan verici durumları, anlamaya, anlatmaya çalışacağız. Belki de batan geminin perspektifinden yazılarla, fotoğraf veya videolarla kendimizi tekrar tekrar arayacağız..
O halde buyrun, seyirli ve de keyifli yolculuklar hepimize…